31 Mart 2013 Pazar

Best Couple Ever!

Bu videoyu daha önce paylaştım sanıyordum ben!
Nasıl unutmuşum?! Nasıl unuturum?!

Jim and Pam Harpert
Benim "rüya çift"im!
Bu videoyu tıklar ve sonuna kadar izlerseniz en iyi Jim ve Pam sahnelerinden bir demet görmüş olacaksınız.
Benim her seferinde burnum sızlar, gözlerim dolar.



Ne diyor duydunuz mu?
Sevdiğim onca repliğin içinde en sevdiğim.
"Her çocuk annesiyle babasını ruh eşi sanar. Bizim çocuklarımız bu konuda haklı olacaklar"

28 Mart 2013 Perşembe

Cihangir Sokaklarında

Üsküdar'dan Eminönü'ne geçerken bir çok cami görürsünüz.
Bunlardan biri de, tepelerden size bakar. Kim bilir ne manzarası vardır, diye düşünmekten kendinizi alamazsınız.
Belki de bir yıldır oraya gitmeye niyeniyorduk ancak kısmet olmuyordu.
Bazı şeyleri zorlamamak gerekiyor derim ben hep, gidince de öyle dedim.
Anladınız? ;)


Cihangir Camii.
1559'da yapılmış, harika manzaralı, minik ve kapısı kilitli cami. Hayal kırıklığım burdan ileri geliyor :/
Fazla fotograf yok. Sinirlenmişsem demek ki.
Bahçesinde manzaranın keyfini çıkaranlar...


Buraya çok büyük bir yokuş çıkarak, havlayan bir ayı tarafından korkutularak çıktık. Zor şartlardı.



Dahası Cihangir sokaklarında kaybolmak.
Eve dönmek istemek.

Güzel bir yer Cihangir. Dar yollar ve o dar yollara park edilmiş lüks araçlar. Mahalle aralarında bulunan ama güzel olan cafeler.
Ve bir de Orhan Kemal Müzesi.
O daha sonra.

25 Mart 2013 Pazartesi

Lüsyen

Yine çıktığı ilk günden itibaren okumak istediğim bir Can Dündar kitabı.

Kitabın mektuplardan oluştuğunu sanıyordum. Neden böyle sanıyordum bilmiyorum ama kitabın sadece ufak bir kısmı karşılıklı mektuplaşmalarla geçiyor. Onun dışında ise ancak ara ara mektuplara yer verilmiş.

Lüsyen de neyin nesi, diye benim gibi merak edenlere hemen söyliyeyim, Lucienne..

Lucienne 19unda, Şair-i Azam lakaplı 60 yaşındaki Abdulhak Hamid'e olan aşkıyla yollara düşmesi, gel-gitleri, o gelgitler arasında şekillenen tarihi de anlatan çok yönlü bir kitap aslında.

Can Dündar'ın bir özelliği de, size ne kadar uçuk ve enterasan, hatta aykırı gelirse gelsin, onun çok normal bir şekilde anlatması.
Empoze etmesi demek istemiyorum zira bunu saygıdan yaptığını düşünmek istiyorum.
Bunu o kadar güzel yapıyor ki, siz asla eleştiremiyorsunuz.
Aşkta herşeyin mübah olduğunu düşünüyor olmalı. Aksi takdirde siz de öyle düşünmezdiniz.

Bu arada kitabın kalınlığı sizi korkutmasın. Bir kere font boyutu çok büyük. Kapağını açıp kocaman puntolarla karşılaşınca kendimi biran ilkokul çocuğu gibi hissettim.
İkincisi, geçtiği dönemi düşünürsek daha ağır bir dil bekliyordum ki aksine akıcı bir dille karşılaşınca sevindim.
Zamanınız varsa sıkılmadan ve hızla okuyacağınıza eminim.


23 Mart 2013 Cumartesi

Beni Böyle Sev

Her pazartesi akşamı tv başına kilitlenirim.
Tv başına demem doğru değil. TRT1'e kilitlenirim. Önce 'Beni Böyle Sev' ve ardından 'Leyla İle Mecnun'.
Duydum ki 14. sıradaymış "Beni Böyle Sev". Şaşırdım çünkü kime sorsam izliyor, izlemeyenlere de ben şiddetle tavsiye ediyorum.

Meğer aynı gün Karadayı, Yalan Dünya ve Survivor varmış. Ben dakika kaçırmamak adına reklamları bile atlamadığım için haberim yok.

Aslında derinden yaralandığım bir kareyi paylaşıp susacaktım ama "izleyin!" demeden duramadım işte. Oradan buradan arak senaryolar yerine, böyle orijinal senaryoların, sıcak oyunculukların tadını çıkarsak ya!..

19 Mart 2013 Salı

Reply 1997 ya da Answer Me

Blogları okuyamıştım, saatlerdir blog geziyorum.
Nasıl yazmak geldi içimden, nasıl?!
Kendi bilgisayarımın başında değilim şuan. Kendi evimde de değilim.
O zaman kendi fotograflarımı kullanmama gerek kalmayacak bir yazı yazabilirim.
Kitap, film ya da dizi olacaktı bu yazı, dizi olsun, dedim.

Şiddetle tavsiye ettiğim bir dizidir!



Özellikler benimle aynı yaş aralığında olan kişilere. Doksanlarda "teenage" olanlara yani ;)

Çok fazla Güney Kore dizisi izledim. İçlerinde çok ama çok sevdiklerim oldu. Daha iyisini izleyemem artık dediklerim de.
Bu diziyi diğerlerinden ayırıyorum, çünkü, en iyisi bu, diyerek diğerlerine haksızlık etmek istemiyorum.
Çok övmeyi de sevmem, övgülerle beklentiyi yükseltip karşı tarafın hayal kırıklığına neden olmak hiç istemem.
Ama daha az övmeye gönlüm razı gelmiyor.

Dizimizin konusu, doksanlar gençliğini anlatıyorsa da, hikaye günümüzde bitiyor.
Komedi de, romantizm de, dostluk da had safhada.


Tabii ki Twitter Film Club etkinliği sayesinde Büşra ve Nabrut ile beraber izledim.
Nabrut'un şahane "Reply 1997" yazısı için tıklayınız. Yazıya yazdığım post uzunluğunda yorum var bir de.
Çorba kısmını atlamasaydı 100 üzerinden 100 verecektim ancak biraz puan kırdım :)
Bu arada LaFea bu diziyi bana dvd yapmıştı ancak teslim alamayınca ben, online izledim iyi mi? :)


Doksanların sonsuza dek süreceğini sanırdım...

17 Mart 2013 Pazar

Merve'nin İtalya Albümü

Albüm yaptırmak isteyenler seyhanc@gmail.com adresinden birer birer ulaşıyor.
Bu albümü yaparken İtalya'yı gezdim.
İtalya kalbimde yaradır. Bir gün görmek istediğim yerlerin başında gelir.
O yüzden albümü yaparken zevkle çalıştım.



Ne akıllı kızsın Merve, dedim.
Bir çok insanın fotoğraflarını tab etmediği bu dönemde, İtalya albümü var onun.
Çok heveslendim ve hayallere daldım.

Çok ülke gezmişim. Her gittiğim ülkeyi de böyle albümlemişim.
İnşallah!

Çok gezenler! Bu albüm fikrimi düşünün ;)

12 Mart 2013 Salı

Tarihi Kısıklı Fasulyecisi

Burayı bana biri sormuştu gittin mi nasıldı diye?
Kimdi o?
Bu postu ona armağan ediyorum, zira demiştim, yazarım sana, diye.
Bu hafta pastırmalı kuru fasulye yemeye gideceğim de aklıma anca geldi.

Ne zamandır bekleyen bir post var yani sırada. Hem bahar geldi fena mı? Kışın bahçeli bir yerden bahsetmenin manası ne ola ki?!


Bir keresinde buradan geçerken kuzenim sordu, gittin mi buraya, diye.
Ben de, yol kenarında bi' yere niye gideyim, dedim

Evet! Bunu dedim sonra da lafımı yedim.
Aaa olur mu, diye itiraf etti kuzenim. Arkada bahçesi var çok güzel bir yer git bence, dedi.

Güzel bir bahçe var arka tarafta sessiz sakin. Garsonlar da çok ilgili.
Yolunuz düşerse veya nasıl bir yer diye merak ediyorsanız gidin bir tabak fasulye yiyiverin. Hatta beni de çağırın bir tabak da bana ısmarlayın :)


9 Mart 2013 Cumartesi

Allah Beni Böyle Yaratmış


Sırada PuCCa'nın üçüncü ve son kitabı olan 'Allah Beni Böyle Yaratmış' var.
Kaldığımız yerden devam edeceğimizi sanarken ben, başa sardık.
Beklemiyordum ama iyi de oldu. Ne olduysa bu Ankaralı yüzünden olmuştu ve şimdi neler olmuş onu öğrenecektim.
PuCCa yine PuCCalığını yapıyor. Yazılar su gibi akıp gidiyor.
Siz neden böyle kapıldığına neden bunlara müsade ettiğine şaşırıyorsunuz.
Gülüyorsunuz. Kızıyorsunuz. Yine de üzülüyorsunuz.

Parası olan, PuCCa'nın uslubunu seven alıp okusun.
Zira, bu tarz bir kitap için bana çok pahalı geliyor.
Hele internetten almayanlar benim gözümde dünyanın en zengin insanları.

7 Mart 2013 Perşembe

Miss You

Bu diziden sonra kaç dizi bitirdim ama hala bunu yazmamış mıyım?
Biraz daha yazmasam siz Türkiye uyarlamasını izleyeceksiniz.
Burada bahsettim benim ilk Güney Kore dizim olan dizi Türk versiyonuyla yakında kaşınızda olacakmış. Kaynak

Aman efendim, hep romantik komedi hep romantik komedi olmaz, dedik. Ayaklarımız yere basmıyor, etrafı toz pembe görüyor, garip bir suratta sırıtış hemhal oluyor, diyerek drama izlemeye karar verdik.
Verdik diyorum.
 Artık bildiğiniz üzere "Twitter Film Club" adını almış ve elit katılımcıları ben, Nabrut ve Büşra.


Bu kadının kaçıncı dizisini izliyorum ben böyle. Bu kadın demek yok pardon. Yoon Eun Hye. Nam-ı diğer Lee Soo Yeon. Eun Hye'nin izlediğim diğer dizileri Coffee Prince, Personal Taste ve Goong.
Esas oğlanımız ise Park Yoochun, onu da en son Rooftop Prince ile izlemiş, çokta gülmüştük.

Şimdi tekrar dizimize dönersek, Katilin kızı olduğu için dışlanan Lee Soo Yeon ile, Amerika'dan henüz gelip kızın kötü namından bihaber olan dünyalar tatlısı Han Jung Woo.
Arkadaş oluyorlar, birbirlerini seviyorlar ve yolları birgün.. Off, pekte acı bir şekilde ayrılıyor.
Peki bu çocuklar kavuşabilecek mi?


Aklımda bir gidişat vardı, çok şükür benim düşündüğüm şekilde ilerlemedi. Biraz dramaya sabrederseniz sonunda mükafatını da alıyorsunuz.
Çok şahane yan karakterler var. Dedektifin kızı mesela. Han jung woo'nun ortağı veya.

En iyisi ben daha fazla uzatmıyayım, merak edenler muhakkak Nabrut'un Miss You yazısına göz atsın.
Twitter üzerinden izlediğimiz filmleri dizileri takip edebilir, şansınız varsa dahil olabilirsiniz :P

4 Mart 2013 Pazartesi

Sevgililer Günü Çekimi



Bu yazıyı hazırlamak için sabırsızlanıyordum.
Önce albümün bitmesini, sonra albümü teslim etmeyi bekledim.
Fotoğrafları herkesten önce kendileri görsün değil mi?
Ama şimdi sıra sizde ;)

Söz fotoğrafları istedikleri gibi olmayınca, sözden sonra nişan önce yapılan bir çekim bu. Sevgililer günü olması da cabası ;)

Çok güzel geçen, çok içime sinen bir çekim oldu. Benim içime sinmesi çok önemli yoksa uykularım kaçabiliyor. İçime sinince biliyorum ki memnun kalacaklar. E öyle de oldu ;)




Böyle alternatif çekim olanakları da aklımızda bulunsun.

Artık biliyorsunuz gerçi, fotoğraf çekimi veya albüm yaptırmak için her türlü sorunuzu seyhanc@gmail.com adresine yazabilirsiniz.

2 Mart 2013 Cumartesi

Yeni Başlık

Nasıl mevsimine uygun giyiniyorsam, mevsimine uygun bir headerı olsun isterim blogumun.
Bu konuda Ayşe hızır gibi yetişiyor imdadıma.
Beni nasıl bu kadar iyi anlıyor, nasıl her seferinde beni mest ediyor bilmiyorum, ama işte beceriyor.
Bana, bayıldım, demekten başka bir şey düşmüyor.

Aklıma gelmişken Ayşe ile iletişime geçip header yaptırabilirsiniz.
Böyle bir yeteneği sadece kendime saklamam doğru olmaz.
İletişim için aichacoskun90@gmail.com

Benden de selam söyleyin. Onu sevdiğimi bilsin ^_^

Not: Çok üzülerek belirtiyorum ki, gelen spamlardan sonra yorumları adsızlara kapadım. Çok sevdiğim adsızlarım vardı benim oysa...