28 Haziran 2012 Perşembe

Ada Sahillerinde...


Yaz her geldiğinde ada muhabbeti başlar bizde.
Ve her sene, bir şeyler mani olur.
Geçen hafta başka bir yere gitmeye niyetlenmişken, sırf üşendiğimiz için onu iptal edip adalar programını uyguladık.
Daha önce hiç gittiğimi hatırlamadığım bir ada: Burgazadası.


Herhalde adalardaki sevimli evleri görüp adalara yerleşmeyi düşünmeyen hiç bir İstanbul'lu yoktur.
Ben de onlardanım.

Bu ev ise favorim. Bulunduğu konum bir yana, dekorasyon dergilerinden fırlamış gibiydi.

Bisiklet kiralamak konusunda arkadaşımı zor ikna ettim
Ama yolun ortasındda, Tuba ölüyorum, kalbim sıkışıyor, Tuba kusucam, diye diye zor attım kendimi avuç içi kadar bi' gölgeliğe.
Hamlamış mıyım, kondisyonum mu düşük kestiremedim ama bisiklet sürmeye bayılıyorum!!


Tepelerden manzarayla kapanış yaptığıma bakmayın,
 Ada sahillerinde bekliyorum ;)

23 Haziran 2012 Cumartesi

Dawson's Creek Sakinleri Şimdi Nerede?


Şimdiye kadar çok dizi izledim. Bir çoğunu çok sevdim.
Ama gençlik başka olduğu gibi o dönemde sevilenler kolay kolay unutulamıyor.
Mesela Dawson's Creek dizisi benim için bambaşkadır.
O dizi sayesinde kendime ait bir televizyonum oldu :)
Onlarla depresyona girer onlarla çıkardım.
Yaşım ortaya çıkmasın diye tarih vermeyeceğim ama aynı dönem mezunuyduk, benle yaşıttılar :)
Belki de bu yüzden bu gün hala onları eski bir dost gibi anarım.

Dawson'dan başlayalım.


Yaşlandıkça güzelleşti bu çocuk. Ama asıl onda bu ışığı görenleri alkışlamak gerek :)
'How I Met Your Mother'da geçtiğimiz sezonlarda konuk oyuncu olarak katılmış, beni çok eğlendirmişti.



Şimdilerde ise Don't Trust The Bitch In The Apartment No 23 (daha uzun bir isim bulamamışlar mı acaba dizi için?) isimli dizide başrollerden birini üstlenmiş, kendini canlandırıyor.
Bölümlerini bulabilirsem izlemek istiyorum.



Ve bizim Dawson geçen yıl baba oldu. A canım benimmmm...

Joey ile devam edelim:


Bu kız benim için hala dünyanın en güzel kadınlarından biri.
Tom Cruise ile evliliğinden dolayı tanımayan yok. Kızı ile paparazzilerin gözdesi.


İşiyle gündemde olmasını çok isterdim oysa. Bu Tom'dan kıllanıyorum, dövüyordur da bu kızcağızı ben size söyleyeyim.
HIMYM'a bu sezon konuk oyuncu olarak katılmıştı. Güzel bölümdü.


Fıstık yaa!! Hangisi mi? İkiside!!

Ve Pacey. Nam-ı diğer benimki :)


Şu sevimliliğe bakar mısınız ya..
Fringe dizisiyle ekranlara döneceğini duyup çok sevinmiştim ancak Fringe dizisine alışamadım.
Onun hatırı için bile olsa izleyemedim, yine de dizinin tutmasına elbette çok sevindim.



Şimdilerde Diane Kruger ile her tarafta karşımıza çıkıyorlar.
Josh'ım benimmm, umarım çok mutlu olursun ;)

Jen'le kapanışı yapalım:


İçlerinde en başarılı olanı, dizide Jen Lindley'i canlandıran Michelle Williams olduğu söylesem yanlış olmaz sanırım. Kadın Oscar'a aday gösterildi daha ne olsun?
Brookeback Moutain'da rol arkadaşı olan Heath Leader ile evlenmiş ve çift 2005 yılının 28 ekiminde (nerden biliyorum çünkü benim de doğum tarihim) bir kız çocuğu sahibi olduktan sonra 2007 yılında ayrılmışlardı.



Gerçekten eski bir dost gibiler benim için; başarılarıyla seviniyor, yaşadıkları talihsiz olaylar karşısında üzülüyorum, sizle de paylaşmak istedim.

Kaynak Google görseller

21 Haziran 2012 Perşembe

Kukla

Uyandırın beni!
Nasıl bir yorgunluk bendeki çözemedim. Devamlı uyuyorum, uyumadığım zamanlarda ise uzanıyorum :)
Güya bir sürü post yazacak, film ve dizilerle beynimi sulandıracaktım :D

Kitap okumama engel olan tatil arkadaşlarım vardı benim.
Gizlice odama çekilip kitabı elime almış, uzanmışken birden beliriveriyorlardı, biri yanıma öteki ayak ucuma uzanıyor diğeri ayakta kalınca mecbur ben doğruluyordum, sen de şöyle otur, diye.
Böylece gündüz neyse de, akşam yatarken iki sayfa okuyup uyuyacak yerde, sohbet ederek  saati 3 ediyorduk :)


Tatilden önce okuduklarımdan:
Ahmet Ümit'in "Kukla"sını okumak nicedir aklımda ama genelde planlı bir okuyucu olmama rağmen adam kayırıp sırayı başkalarına verdiğim oluyor.

Herşeyden, en çokta gazetecilikten bıkmış ve sanırım alkolik olan Adnan'ın, kovulduğu gün karşısına çıkan üvey kardeşi ve başına gelenlerin anlatıldığı çok güzel bir polisiye.
Adnan karakterinin kendiyle konuştuğu paranoyakça diye niteleyebileceğim yerlerin en sıkıldığım yerler olmasına karşın, romana gerçekçilik kattığını inkar edemem.

Hepimiz biraz öyleyiz sanki ;)

Ahmet Ümit'in kendisi yetmezmiş gibi gazetecilikten soğumuş Adnan karakteri bana birilerini hatırlattı ;)

Notlar:

  • Bazen yan tarafta bir kitap okuduğumu görür ve sonra onun hakkında bir yorum göremezseniz şaşırmayın, ya söyleyecek bir şey bulamamışımdır ya da kötü demeye dilim varmamıştır.
  • Bundan sonraki post da bir kitap postu olabilir, yaz için liste hazırlamak niyetindeyim.
  • "Sultan'ı Öldürmek"i okumak için sabırsızlanıyorum ;)

18 Haziran 2012 Pazartesi

Tatilde Dinlenebilen Var Mı?

Bir sabah kuzenim aradı, hadi kalk gidiyoruz, dedi.
Kahvaltıya bir yerlere gideceğiz sandım, ben kahvaltı ettim, dedim.
Daha iyi, dedi, hadi hadi tatile gidiyoruz..

Böylece evde geçireceği sıradan bir günü bile planlayan ben, birden yolda buldum kendimi.

Kuzenimin oğlu, biz bir hafta uğraşıp bir halı saha ayarlayamıyoruz annem 1 saatte tatil ayarladı demiş bu hızlı organizasyon karşısında :)

Kuzenim ve iki arkadaşıyla spontane ama atlatılan sıcakları düşünce ne kadar yerinde bir kararla hoş bir hafta geçirdik efendim.
Belki farketmediniz ama ben yoktum bile burda :D

Kızgın kumlardan...



Serin sulara.



Full organik bahçe meyve sebzelerden...



Gece yarılarına kadar süren sataşmalarla dolu oyunlara.



Dolu dolu geçip giden bir tatil oldu.
Şimdi ise sadece yatıp dinlenmek istiyorum :)

9 Haziran 2012 Cumartesi

Telli Baba'ya Gidiş Nedenimi Açıklıyorum

Vay arkadaş nasıl bir imajım varmış benim!
Telli Baba'ya gittiğimi duyan, gevrek gevrek gülüyor.
İmalı imalı, ne işin vardı orada, diyor.


Ne yapsaydım Tarabya, Kireçburnu, Sarıyer gezmişken...
Yani yolum da düşmüşken...
Üstelik görmediğim yerleri tek tek listemden çıkarıyorken...



Sırf insanlar yanlış yorumlayacak diye gitmese miydim?

Gerçi gitmeseydim daha iyiydi, ben o telleri görünce çok demoralize oldum :/



Çok güzel bir yerde, çok güzel bir manzaraya bakan, küçük bir türbe: Telli Baba.
Gidiş nedenimde bundan başka bir şey değil.
Geçen aylarda kuzenim gitmiş çok ama çok övgüyle bahsetmişti. O zamandan beri aklımdaydı gitmek.
Yol uzun, yol arkadaşı bulmak zor...
Kısmet 'o' güneymiş.



Madem ne için dua ettiğim bu kadar merak konusu oldu hemen açıklayayım:
O gün bir arkadaşımın rahatsızlığını duymuş onun ve tüm hastalar için dua etmiştim.
Çünkü bazıların aksine bu dünyadaki en önemli şeyin sağlık olduğunu biliyorum!
Kendim içinde hiç şaşmaz 'gönlümden geçenin hakkımda hayırlı olması, hakkımda hayırlı olanın gönlüme razı olması' için klasik duamı yaptım.

Notlar:
  • Fotoğraf çektim ama bir yandan, çarpılır mıyım acaba, diye korktum:)
  • Meşhur Sarıyer Böreğinden yemediğim için çok pişmanım, tekrar gitmeliyim sanırım ;)

7 Haziran 2012 Perşembe

İspanyol Paça Alırken Dikkat!

Geçen gün Asuman'ın ablası için kumaş almaya gittik.
Ben ve Şeyda stil danışmanı olarak orada bulunuyorduk :)
Herşeye bir burun kıvırma, renge karar verememe, derken, ablayı çıldırtmak üzereydik ki dördümüzün de onayladığı kumaşlarla çıktık kumaşçıdan.

Halbuki ben size bugün ispanyol paçalardan bahsedecektim.
Benim için hiç eskimeyen, modası geçmeyen  bir ekoldur ispanyol paça.
Çok insana demişimdir, alsana, giysene, diye.

Tekrar moda olmasına en çok ben sevindim.

paçaya dikkat


İspanyol paçada dikkat edilmesi gereken şey ise bollaşan kısmın nereden başladığı.
Şimdilerde her fiyat aralığında İspanyol  paça pantolon bulabiliyorsunuz.
Mağazalarının kapılarında renga renga...

Bence bollaşan kısım dizden başlamalı.
Görselle kullanılan gibi.
Ama boyunuz 1.65 ise tutup 1.80'lik birine göre dikilmiş bir İspanyol paça pantolon alırsanız o bolluk baldırdan başlar ki, İspanyol paça giymenin ne anlamı kalır, ne güzelliği!..

Çok karşılaştığım bir durum olduğu için yazmak istedim.

Ne kadar uzun bacaklıların giymesinden yanaysam da, bol paçalar kısa boylular için de avantaj.

Yüksek ökçelerinizi paçaların altına gizleyerek bacak boyunuzu uzatabilirsiniz.
Ve bunun için önerim ise, yine görselle kullandığım gibi pantolonla aynı renk ayakkabı!
Yürürken ayakkabınız görünse dahi kimseye, en başta da size rahatsızlık vermez ;)

Dedi moda gurusu :P

5 Haziran 2012 Salı

IV. Murat

Bir gün elime aldım bu kitabı, biteceksin, dedim ve öyle bitirdim.
Aslında çok sevdim.
Ancak doğru dürüst bir vakit ayıramadım 3-5 sayfa okuya okuya yarıladım, derken inat ettim ve birgünde bitirdim.


Bilmediğim bir padişah hakkında roman okumak daha güzelmiş.
Çünkü diğerlerinde bildiğin şeyler oluyor ve ister istemez, bakalım bu yazar şu olayı nasıl anlatmış diye bir merakla okuyorsun.
Ben IV. Murat'ı pek bilmediğimden her bir ayrıntı beni şaşırttı ve daha fazla zevk almamı sağladı.
Murat Han'ın başına gelenleri okurken, ben olsam hepsinin kellesini alırdım, dedim.
Bunu gerçekten dedim.
Sonra Murat önlenemez bir biçimde idam kararı verirken, aman Murat'cım yapma etme, demeye başladım.
:)
Salih Paşa'yla yapılan kapanış çok hoşuma gitti. Bende de aynı hissiyat oluşmuştu çünkü. Okuyanlar bilir.

Okay Tiryakioğlu tarihi romanları yazmayı sevdi.
Ben de onu sevdim. İyi ki varsın Tiryakioğlu!

1 Haziran 2012 Cuma

Hagia Sofia

Aslında benim tam şu anda burda olmamam gerek.
Ama yüzlerce yıl önce tamda bugün, yani 1 haziran 1453'de, Akşemsettin'in Ayasofya'da ilk cuma namazını kıldırdığını duyunca...
Ya, dedim, benim Ayasofya fotoğraflarım vardı.
Post hazırlamak için daha iyi bir gün bulabilir miyim?

Bugün 1 haziran ve günlerden cuma.

Derler ki, İstanbul'u fethettiği zaman, ömründe ikindi namazının sünnetini hiç terketmemiş biri namazı kıldırsın, demiş.
Bunun üzerine kimseden ses çıkmamış ve namazı Fatih kıldırmış.
Akşemsettin ise ömründe sadece bir kere ikindinin sünnetini kılmamış..

Bir de kendime bakıyorum da..
Neyse bu kadar ince düşünmeyelim en iyisi :/


Koskoca Ayasofya'da kendimi ait hissettiğim yer:

(: Düşes ruhumu gittiğim her yere götürüyorum ;)


En çok ziyaret edilen müzeler arasında olan Ayasofya, 916 yıl kilise, İstanbul'un fethinden sonra 482 yıl cami olarak kullanılmıştır.
Dünyanın 8. harikası olarak gösterilir.


Yapı olarak çok camiye benzettiğimi söylediğimde, arkadaşım, tam tersi hiç o havanın olmadığını söyledi. Çok şaşırdım, herkesin benim gibi düşündüğünü sanıyordum çünkü :)

Bu da, son ortaya çıkan mozaikler:


Flaşlar mozaiklere zarar verdiği için flaşsız çekim rica ediliyor ama buna rağmen yurdum insanları ve yurdum olmayan insanlarının inatla flaşlı çekim yapmaları beni bile çileden çıkardı, görevlileri düşünemiyorum!

Bu çifti yukarı bakarken kaçırmak istemediğim için alelacele çektim, oysa ortalasaydım falan daha güzel olabilirdi.
Bu fotoğrafı çok seviyorum ama her baktığımda aynı şeyi düşünüyorum:


Hayırlı cumalar, mutlu hafta sonları...