30 Ekim 2010 Cumartesi

Hazır Keyifler Gıcır..

Doğum günümü kutlayan arkadaşlara çok teşekkürler ediyorum. Çok tatlı mesajlar vardı.
Tek tek geri dönmedim sanıyorsunuz ama ben hepinize iade-i ziyarette bulunarak ne kadar memnun ettiğinizi göstermek istiyorum :D

Doğum günümü kutlamayanları ise kınıyorum :)

Kutlamayıp pişman olanlar bu posta yorum bırakma şansınız hala devam etmekte :P
*
USB kablomdan umudu kesmeli miyim? :s
*
Dinlenebilmek çok güzel!
Allah herkese nasip etsin..
*
Bir iş görüşmesine gittim! Evet, ben!
Daha görüşme esnasında vazgeçtim ya. Yine!
Bana kısaca ağustos böceği diyebilirsiniz ya da ba--la- gibi Garfield :/
*
Yeni diziye başladım bütün dizileri bir köşeye kaldırdım; Habil/Kabil.
Filizcim şahanesin ;)
*
Ben aslında mim yanıtlayacaktım bak öncesinde neler yazdım:))
Mim Cherry'den geliyor konusu ise ;
"yaşadığımız tüm sıkıntıları geride bırakıp, sevmediğimiz insanlardan, yapmaktan daral gelen işlerden uzağa bir tatile gidiyoruz. Bizi yolcu etmeye gelmiş üstelik gıcık olduğumuz herkes. Alayına çalımlı bir bakış fırlatıp arabamıza bindikten sonra, geride kalanları çatlatırcasına müziğin sesini sonuna kadar açıp, tozu dumana katarak oradan uzaklaşıyoruz. bizden istenilense, mimlenilen herkes bindiği arabanın resmini ve son ses açtığı şarkının adını, sözlerinden bir bölümü ve söyleyen solistin resmini yayınlaması."

Bir kere ben ne zaman hava atacak olsam, beceremem tökezler düşerim, salak gibi kalırım. O yüzden arabamla hava atmayı göze alamam, korkarım. Attığım an toslayacak bir yer bulurum.
Ama hayal bu ya...
Hep bir jaguarım olsun istemişimdir!
Ve hep üstü açık olsun istmeişimdir.

Çünkü ben hep cereyanda kalıp tutulmakta istemişimdir :)

Şahane arabamla ufka doğru uzaklaşırken çalacak şarkı bundan on yıl önce olsaydı Unforgiven II olurdu.
Ama on yıl öncesinde olmadığımız için bu günlerde habire dinlediğim şu şarkı olur.
Evet! Habire bu şarkıyı dinliyorum :D

- Oo Seyhan hayırdır?
- Hayırdır hayırdır :)))



GörselKaynak

28 Ekim 2010 Perşembe

Doğum Günümü Kutlamayan Kalmasın!

Bu tip yazılar yorum açısından en iyi yazılardır; iyi dilekli bir yorum bırakmanız yeterli olur :D

Hafta başından beri bir koşuşturma halidir bende..
Mesela şuanda:
Tabanlarım sızım sızım sızlamakta!

Sabah bir yerde, akşam bir yerdeyim.
Üstelik benim bir evim ve o evin bitmek bilmeyen işleri var!
Ve üstüne üstlük, bu sene hediyelerimi de ben seçtim!!
Hatta pastalarımı :))))))))
Yani millet(!) doğum günümü kutlayacak diye ben helak oluyorum:)))

Şimdi bile mesela bir yerden geldim bir yere gideceğim...

Önümüzdeki hafta full yatmak istiyorum :/

Pardon ya bu doğum günü yazısı olacaktı yorgunluk, bıkkınlık değil.
Ama mazur görün insan yaşlandıkça huysuzlaşıyor:)

Görsel?
Doğum günü kızı olunca sadece poz veriyorsun, fotograf çekmiyorsun.
Bir sürü fotografın oluyor ama hiç biri sende olmuyor :D

26 Ekim 2010 Salı

Yirmibeşinci Saat

Aman Allah'ım..
Ne yazacağımı bilemiyorum :D Yazıp yazıp siliyorum hayırdır? :)

USB kablom kayıp!
O yüzden çektiğim şahane fotografları aktarabilmiş değilim.
Yoksa Ayci kadar güzel fotograflamıştım ben kitabı :P
Görselleri Ayci'nin affına sığınarak ondan çalıyorum.
Ama sende istediğin zaman görsellerimi çalabilirsin AyCi'm:) Lütfen çekinme :)


Bana bir kitap göndereceğini duyduğumda çok sevindim.
Kitap depresif olduğum bir günde gelip beni mutlu etti.
Beklemediğim kadar acıklı bir kitaptı.
Her sayfa da artan bir başağrısı... evet özeti ancak bu olabilir..
Acı veren başka bir şeyde dahil olduğum zinciri bozmamak adına kitabı bir bloggera hediye etmekti. Zira ben, bende kalsın istiyordum..

Hatta bunu kendime alıp, sevmeyerek okuduğum burda bahsini bile açmaya lüzum görmediğim "Silahlara Veda"yı göndermeyi düşündüm:)
Ama 'Oyun bozan, bencil' olmak istemedim.
Hem yabancıya değil Derkenar'a gönderecektim kitabı.
Sonunda dün ikna olup yolladım, bugün ise elinde olur umuyorum Derkenar'ın.


Zincire daha en başındayken dahil ettiğin için Ayci'm, sana çok teşekkür ederim..
Sünterciğimle beraber yazığınız notu kitap ayracım olarak kullandım, artık ezberledim. Kitabı gönderdim ama elimde saklayabileceğim bir şey olduğu için ayrıca mutlu oldum.

Görsellerini çaldım ama ben çektim diye iddia etmedim.
Beni dava etme! :D

23 Ekim 2010 Cumartesi

Date Night

Evde oturmayı seviyorumda planlarımın bozulmasından dolayı evde oturuyor olmayı sevmiyorum.
Plan bozucu arkadaşlara selam olsun!

USB kablomda kayıp!
Yoksa size yemek tarifi verirdim :/
Neyse evde oturup "ay eğlenceli bir şeyler izliyim ama ne?" diyenlere iki öneri:

Date Night

Steve Carell ve Tina Fey'e neredeyse hayran olduğumdan ikisinin bir araya geldiği bir filme kayıtsız kalmak benim için çok zor olurdu.
İlişkinin sıradanlaştığını düşünen evli bir çift.
Hiçte sıradan olmayan bir gece..
O kadar yakıştırdım ki birbirlerine hakikaten evli sanacağım :D
Eğlenceli bir filmdi.
Puanın düşük olmasına aldırmayın ben tavsiye ediyorum! Daha ne olsun :P

Accidental Husband


IMDB puanı 5.4
Ama ayıptır ya. Bu film bu kadar düşük puanı haketmiyor.
Güzel eğlenceli bir film işte. Her şeyinden belli ortaya ne çıkacağı.
Yok ben izledim gene olsa gene izlerim yani.
Hem sonra Jeffrey Dean Morgan oynuyor =)

Sena senin için korku filmi izliyim diyorum ama yok yani şundan sonra bundan sonraya kalıyor.
Sen önersene birkaç film bana;)

21 Ekim 2010 Perşembe

Top 5

Bir mim gelmiş essra ve pinkyden
Diyor ki; en çok okunan 5 yazınız nedir?
Nerden bileceğiz peki, en çok hangi yazımız okunmuş?
Kolayı varmış bloggerın sunduğu.
İstatistikleri tıklayıp görebiliyorsunuz.
Ben geri sayım yapmak istiyorum :)

5- I'm Sorry, I love you.
Bir Güney Kore dizisi.
Ağlayarak sonunu getirmiş, diziyi çok sevmiş, esas oğlana bayılmıştım :)

4- Bir Kaç Film İzlemiştimde.
Bu yazımda izlediğim 7 filmden bahsediyorum.
4 sırayı nasıl haketmiş.. Bilemiyorum :)

3- Coffie Prince.
İzlediğim son güney kore dizisi.
Sevenlerinin çok olduğunu biliyorum hemde başlık ilginç gelmiş olabilir :D

Zirveye geliyoruz!

2- Blair Waldorf.
Bu yazı bir Blair Waldorf eleştirisidir :D

1- Serena Van Der Woodsen.
Bu yazı ise Serena'ya olan hayranlık belirtir.

Açıkçası bu mim benim moralimi bozdu:)
En çok bunlar mı okunmuş?
Bu mudur yani?
Bu?
B?

:P

İçimden bu görsel koptu:)

19 Ekim 2010 Salı

EasyTone

Geldim. Yazıyorum. İyiyim.
Beni merak edenleri etmeyenlerden daha çok seviyorum haberiniz olsun :)

Reklam arası geçgeç -zapingin türkçe karşılığı:)- yaparım; ne o geçgeçten bir şey anlarım, ne de reklamlardan..
Ama bazen insan dalıyor reklamlarda kanal değiştirmiyor ve bazı reklamlar adeta kazınıyor beyne.

Easytone reklamlarını gördünüz mü?


Reebok'ın bacakları ve kalçayı daha iyi çalıştıran yeni spor ayakkabısı.
Reklamda o kadar çok popo var ki gidip satıcıya nasıl easytone almak istiyorum denir merak ediyorum.
"Aa yazık poposu reklamdaki gibi olsun istiyoo" diye düşünmezler mi?

Easytone giyenleri -eğer farkedersem- ben bunu düşüneceğim:))

Reklamlardan konu açılmışken kim paket çikolatayı ısırarak yer?
Ordaki kareler kopararak yemeniz için yapılmamışsa niçin yapılmış?
Acaba herkes ısırarak yiyorda ben mi yanlış yapıyorum?
Bir nezaket sahibi ben miyim? :))

Yeni Ariston çamaşır makinesi reklamını sevdim!
Yarın çamaşır makinesi alacak olsam gider onu alırdım ;)

118 80 reklamından, şarkısından, o iki heriften nefret etmeyen yoktur herhalde.
O reklamda gördüğüm insanların boynunu kırasım geliyor!
Gelmiş geçmiş en sinir bozucu reklam seçilmeli!

Demek ki neymiş reklamın iyisi kötüsü olmuş!

Reklamları okudunuz ;)

Görsel kaynak

14 Ekim 2010 Perşembe

Dişçiyle Randevu


2 hafta önce müthiş bir diş ağrısı yaşadım.
Dişçiye gitmemekte direttim ve ertesi gün hala devam ederse ancak giderim dedim. Ertesi gün dişim ağrımadı, ben de dişçiye gitmedim.
Derken dün gece dişçiye gitmediğim 'o ertesi güne' lanet ettim!

Hafiften başlayan diş ağrısı bana çok tanıdık geldi; "Eyvah bu gece bastıracak gibi" dedim ve gece yarısı şiddetlenen ağrıyla kalktım.
Sabaha yaklamış olma umuduyla saate baktığımda henüz 2 bile olmadığını gördüm ve diş ağrım giderek çoğaldı.

Yüzümün sol tarafı kulaklarıma kadar bir ağrı içindeydi.
Uyuyamadığım gibi ağrı ısrarla devam etti.

Sağa döndüm ağladım.. sola döndüm ağladım.. saate baktım ağladım..
ki benim canım o kadar kıymetli değildir.
Daha önce bir yerim ağrıdığı için ağladığımı hatırlamıyorum.
Benimle ilgilenmediği için annemle küstüm.

Sabah kahvaltıdan sonra dişçiden randevu aldım ve biraz uyudum.
Rüyamda kar yağmıştı ve ben mutluydum.
Kuzenimle karda yuvanlanıyorduk üşümüyorduk.
Uyandım.
Dişçiye gideceğimi hatırladım.
Üzüldüm.

Doktora "Ne gerekiyorsa yapın! Uyuşturmuşken diğer dişlerimin icabına bakın çünkü dişçiye gelmek gerçekten zor iş" diye talimat verdim.
O ise sadece yirmilik dişimi çekti.

Umarım sorun çıkaran diş odur. Ya diğeriyse diye düşünmüyor değilim:(

Bu arada benim gibi ağrı kesicilerle arası olmayanların aklında bulunsun.
Kimse böyle ağrı çeksin istemem tabii ama aklınızda bulunması iyidir.
Karanfil!
Karanfil de ağrıyı azaltırmış, ağzınızda bekletirseniz.

30a yaklaştıkça giden 20likler bir mesaj niteliğinde mi?

Annemle barıştım :)

13 Ekim 2010 Çarşamba

Pilates


Yaz mevsiminin her bitiminde yaşanır bu:
'Bu sene bir etkinlik bulsak, bir kursa gitsek, ne yapsak?' sorularını sorarız.
En sonunda bir şey belirlenir ama katılım ikiyi geçmemiştir ve iki kişiden biri mutlaka benimdir :D

Bu sene rekor katılımla(3)! pilatese gidiyoruz:)

Pilatese gidiyorum diye daha fazla yemek yiyen, topun ucunda mekik çekmek için savaş verirken 'çıkışta döner yiyelim mi?' diye sorabilen, pasta yeme arzusuna karşı çıkınca 'boşuna mı yaktım bu yağları?' diye şaşırabilen bir pilates arkadaşı..
O da yetmezmiş gibi "Kaçta gelirsin? Kızartma yapacağım" diye soran annem..

Kursa yazılmak için GBA ile sağlık raporu almaya gittik onda vesikalık resmi yokmuş ben cüzdanımda taşıdığım en az 10 yıllık fotografı vermek zorunda kaldım. O kadar çirkin ki :)))
Ama kimse bu size benzemiyor diye karşı çıkmadı.. Yani demek istediğim... :))))

Ben: Hocam sağ bacağı 2 set çalıştık ama sol bacağı 1 set çalıştık?!
Hoca: Aa evet haklısın!
Şeyda: Siz ona aldırmayın hocam okulda da böyleydi.
:))

görsel kaynak

11 Ekim 2010 Pazartesi

Sizi Tekrar Görmek


Yazın okuduğum "Keşke Gerçek Olsa" kitabının devamı.
Maalesef araya çok zaman koymuşum ve bu arada kendi devamımı yazmışım.
Kitabı okuyup bitirdikten ve beğenmedikten sonra farkettim :(
Öncelikle baştan itibaren zorlama geldi. Yazar devamı yazması gerektiğini biliyor ancak gerekli ilham kendisine gelmemiş gibiydi.
Yine baştan itibaren bir film senaryosu hissi oluşturdu.
Kitabı sevmedim, sevmediğime inanamadım :D
Marc Levy tatlım sen ne yaptın? :)

Yalnız sorun bende.. genelde yorumlar çok iyi:/

9 Ekim 2010 Cumartesi

Daisy / Love, So Divine

Ne zamandır Güney Kore filmi izlememiş, dolayısıyla da burda tanıtmamamıştım.
Ve ne zamandır "Daisy" izlemek istiyordum.
Online izleme çabalarım sonuç vermemiş sık sık donarak beni çıldırmtmayı başarmışdı.


Rica ettimde J.Potter benim için indirdi bu filmi.
Tam bu havalarda kahve ve halleyle izlenecek bir film:) Ben öyle yaptım;)
Konusuna kısaca değinecek olursak, ki özgün bir konuya sahip:
Gerçek aşkı beklerleyen bir kız.
Her gün aynı saatte kapısında beliren papatyalar.
Birgün elinde papatyalarla resminin çizilmesini bekleyen bir adam...
Bana kalsa anlatırımda, izleyin isterim :)
İki başrol oyuncusunuda diğer izlediğim filmlerden tanımış olmam gerekirken ben tanımadım :)
Daha çok film izlemeliyim yani:)

İkinci film ise; Love, So Divine

Bir kaç ay içinde rahip olacakdelikanlı.
Sevgilisi için Amerikadan dönen genç bir kız.
Onu vaftiz olmaya ikna etme görevi bizim müstakbel rahibe düşüyor.

İki filmide çok sevdim tavsiye ederim :)

8 Ekim 2010 Cuma

Tırnak İşareti


"Düz ayakkabı bana çok yakışıyor.
Bacak boyu olduğu için!"
Şahika

"Ben bu adamla evlenmezdim!"
Abim=)

"Ben ölürsem sen perişan olursun yaa"
GBA

"En sonunda müstakil bir eve taşınacağım o olacak yani.
Sonrada metropol insanı kırsala yerleşiyor diye üzüleceksiniz!"
Burhan Altintop

7 Ekim 2010 Perşembe

Kışın Dolabınızda Olması Gerekenler

Hani hiç bir zaman giyecek bir şeyimiz olmaz ya bizim.
Hani dolap taşsa bile.
İşte onun nedeni bilinçsiz alışveriştir.
Ve bu liste size yardımcı olabilir.
Eksikleri not alın! :)

Biz ihtiyacımız olan şeyi değil sevdiğimiz şeyleri alırız.
Çoğumuzun siyah bir çantası bile yok:/
Neden? Çünkü pembesi her zaman daha sevimlidir :)

Bu kış bir adet yağmur çizmesi edinin.
Yağışlı günlerde o kadar rahat edeceksiniz ki..
Hatta birde yağmurluğunuz olsun..
Tıpkı gençliğimizdeki gibi:)


O çirkin UGGlardan almalısınız:)
Biliyorum çirkinler ama rahatlar ve sıcak tutuyorlar.
Böyle çirkin ama rahat şeyleri en azından modayken giyebilmeliyiz ;)
Gerçi şunun nesi çirkin?


Koyu ve açık renk olmak üzere 2 adet kabanınız olmalı.
Kış gelmesi artık güneş açmayacak anlamına gelmez.
Ve güneş açtığı zaman insan siyah kaban giymek istemez.

Tabii birde karlı havalarda giyeceğiniz kar topu oynama çıkacağınız ucuza mal ettiğiniz bir kabanınız olmalı :)
Ötekilere verdiğiniz para, kar topu oynamaktan alıkoyabilir.
Koymamalı :)
Yine kar topu için ayrı bir eldiveniniz olmalı.
Deri eldivenleriniz kar lekesi olmasın- tecrübe konuşuyor :)

UGG ve yağmur botunun yanı sıra bir siyah, bir taba rengi çizme yeterli olacaktır tüm kışı geçirmenize.
Arkadaşınızın "mor cat alalım" uyarılarına kulak tıkayın :)

Yine de eksiğiniz yoksa mor cat alabilirsiniz bir zarar gelmez :)
Aslında ayakkabıda sınırlama yapmak saçmalık :)
Mesela ben nerde ve nasıl kullanacağımı bilmediğim bu kar botlarından istemekten alıkoyamıyorum kendimi :)
Hemde.. Tabii ki bu rengini :)


Listeyi tamamlamaya vakit kalmadı..
Hatta ömrümde yetmeyebilir :)

Olmazsa olmazlarınızı insanlık namına paylaşın bakalım :)
Görseller Lovely Shoes :(

6 Ekim 2010 Çarşamba

Yakamdaki Yüzler

Ne zamandır Can Dündar okumuyordum. Şimdi bu kitap bitince arayı kapatmak niyeti sardı beni..

Can Dündar'ın nasıl yazdığı bilinir, yazıları FW edilmedik mail box bırakmamıştır.

Bu kitabında ölümlerin arkasından yazdığı yazılar toplamış.
A'dan Z'ye.
Ahmet Kaya ile başlayıp Zeki Müren'le biten..
Sadece tek istisna vardı dikkatimi çeken.

İnsanın kaleminin kuvvetli olması nasıl bir silahtır hiç düşünüz mü?

Sevdiği birinden bahsediyor; benim sevmediğim..
Ölümün arkasından üzülebileceğimi düşünmediğim..
Ama yazının bitiminde bir bakmışsınız, yasına ortak olmuşsunuz.
Hemde o kayıptan yıllar sonra..
Arka kapak yazısını okumakta bir fikir edinmenizi sağlayabilir ;)

5 Ekim 2010 Salı

Glaber Vs. Cabas

Spartacus dizisindeki uyuz Glaber'ı ilk gördüğümde aklımda beliren isim oldu Mirgün Cabas.
Mirgün Ntv'nin tatlı spikeri.
Çok muzur bir tipi var :)
Sonradan öğrendim ki pek hayranı varmış.
Acaba o hayranlarda Glaber'ı gördüklerinde benzettiler mi?

Glaber ise Spartacus'u esir alan ezik kişilik.


Yanyana şu iki fotografı gören bana hak verecektir, tanısın tanımasın.
Yorumlarınızı bekliyorum ama benzerliklerden bahis açmışken yıllardır benzettiğim iki çifti daha sizinle paylaşmak istiyorum. Dava edilirim korkusuna rağmen hemde :)


Söylenecek söz yok:)))


Alf'e olan sempatinizi bu kolajla yok ettiğim için özür dilerim:))

4 Ekim 2010 Pazartesi

Kimin Yerine Olmak İsterdin Mimi

Yanıtlayacağım bir mimle,
diğer yanıtlamadığım mimler için de açıklama yapmış olacağım.

Her 'mim'i yanıtlamıyorum, yani özellikle soru cevapları yanıtlamıyorum.
Çünkü; bana anket gibi geliyorlar.
Böyle tek soruluk ya da ne biliyim böyle orjinal mimler gelince severek yanıtlıyorum.
Hatta gelmeyince gelsin diye bekliyorum :D

Biraz sitem edenler oldu da açıklamaya yapayım dedim :)


Derkenar'ın bana pasladığı bu mim, kimin yerinde olmak istersin sorusunu sorup bizi düşünmeye yönlendiriyor.

Çok düşündüm itiraf edeyim:)
Sanatçı olmalıyım dedim. Sınırlandırdım.
Yazarlara yöneldim. Ama yazdıkları ne kadar güzel olursa olsun özel yaşantıları beni biraz korkuttu.
Çünkü bir başkasının yerinde olmayı istemek risk içeriyordu.
Çünkü kimse dışardan gözüktüğü gibi değildi.

Mimar Sinan da karar kıldım.
Başka kimse için risk almaya hele erkek olmaya değmez diye düşünüyorum :)

Bu mimi;
KPSS hazırlığından vakit bulup yanıtlarsa, Pudra Tozu'na
Nihalaslı
Saklı Duygularım Zeynep'e
yolluyorum.

Blogu olmayan okurlar, yorum kısmında sizde paylaşmak isterseniz memnun olurum;)

Kısaca FD'den gelen bir mimde var ama hazırlık yapmalıyım önce :D

1 Ekim 2010 Cuma

The Bounty Hunter

Ben kışın daha çok gezdiğime ve daha çok film izlediğime karar verdim göreceksiniz, havalar soğudukça artış gösterecek :)


Ne zamandır izlemek istediğim bir filmdi 'Ödül Peşinde' (ki, ben bu filme kısaca ödül avcısı diyorum :D Kendi filmimi kendim türkçeleştirebilirim :P)
Tabii ünlü ikilidir, bu filmi merak etmemizi sağlayan.
Gerard ve Jen güzel resim veriyorlar bakalım filmde nasıllar?
İyiler :)
Film romantik miydi? Sanmıyorum:) Belki birazcık.
Aksiyon komedi denilebilir bunun türüne, ama manyak bir aksiyonda yok yani..
Ne desem bilemedim, en iyisi siz izleyin :)

The Back-Up Plan

Bu film ise "yuh" dedirtecek cinsten..
Hani peri masallarını severiz falan ama bu kadarıda fazla. Ben bile "yok artık böyle bir adam, böyle bir aşk olamaz" diyorum ki, ben romantik komedinin kitabını yazabilirim :)
Ve Jennider Lopez... Çok güzel!!!
Çizgi film karakteri gibi :)