31 Ağustos 2010 Salı

Bob Hope Humanitarian Award

Emmy yazısı için geç mi kaldım?
Ben dün seyrettiğim için geç kalmış saymıyorum kendimi =)
Hem sadece tek bir konuya değineceğim: George Clooney...

Öncelikle bu ödül törenlerinde Clooney'e takılmalarından bir kez daha anlıyoruz ki cazibesi sadece karşı cinsin üzerinde değil hemcinsleri üzerinde de etkili :)

Bob Hope İnsanlık Ödülüne layık görülen George Clooney, ödülünü E.R. daki rol arkadaşı Julianna Margulies'den aldı.


Biliyorum ben bir gerzekalıyım.
George Clooney ödül almak için sahneye çıktı.
Tüm salon ayakta alkışlamaya başlayınca yattığım yerden doğruldum.
Gözlerim doldu.
Tam bir salağım ama seviyorum bu adamı!
Aldığı ödülden yaptığı konuşmadan ötürü gurur duydum.


Zannetmiyorum ki kalbi çirkin biri bu kadar güzel olsun :))

30 Ağustos 2010 Pazartesi

My Name Is Kim Sam Soon

Dizi bakımından yoksun geçen bu ayın acısını eylülde çıkaracağımı umuyor, daha evvel izlediğim bir güney kore dizisi olan, bu aralar aklımda yer yer sahnelerinin canlandığı bu diziden bahsetmek istiyorum.


Kızımız güzellik bakımından Güney Kore standartlarının altında olmasının yanı sıra, anladığım kadarıyla berbat birde isme sahiptir.
Tek derdi ismini değiştirmek olan bu kızımız harika pastalar yapan bir pasta şefidir aynı zamanda.
Yine aynı zamanda artık 30 yaşındadır ve bekardır =)


Nerdeyse anlatacağım tüm diziyi:)
Klasik bir romantik-komedi. Komedisi daha ağır sanki.
Karaoke sahneleri kolay kolay unutulmayacak cinsten mesela..


Dizinin kolay kolay unutulmayacak bir oyuncusuda 'Seducing Mr.Perfect'ten tanıdığımız Daniel P. Henney =)


Artık kendisinden yeni diziler beklediğim LaFea ya teşekkürlerimi sunarak posta noktayı koyuyorum.
Bu karar övmeme rağmen hala bir Güney Kore filmi dahi izleyemeyen okuyucumu kınıyorum, hemde esefle :)

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Moskof Cariye Hürrem

Yazın bir elde kitap varsa ötekinde mutlaka bir yelpaze oluyor. Ve kitap böyle kalınsa tek elle taşımak her zaman sorun oluyor=)

Neyse ki akıcı anlatımıyla Demet Altınyeleklioğlu sıkmadan sizi alıp Osmanlı saraylarına götürüyor.
Ne yapayım entrikadan uzak duramıyorum ben.

Tarihi kaynaklardan yararlanmış ama çoğu kurgu olan bu kitapta yazar Philippa Gregory'e kafa tutuyor adeta.
Üstelik bu sadece ilk kitabı!

Kurgunun bilincinde biri olarak eleştireceğim şu nokta varki yazarın hayal gücünün yetersiz kaldığı yerlerde bazı şeyler tanıdık geliyor..
Philippa Gregory'den etkilendiğini düşündüğüm yerler olmadı değil yani, hadi açık konuşayım :)

Kalın kitaplardan korkmayın diyorum her zaman size.
İşte sıkılmadan okuyacağınız, sıkça şaşırtacak, ve sonrasında dönemi araştırma isteği oluşturacak bir kitap..

25 Ağustos 2010 Çarşamba

'Çömlek'te İftar Bir Başkadır

"Seyhan, şu adamda blogcu galiba, çorbasının resmini çekti!"
Gülüşmeler...

Yemeğinizin resmini çekerken dışardan neler düşünüyor diye düşündüyseniz,
blogger olan bir arkadaşa sahip kişiler tarafından bu tespit gerçekleşiyor.

Öyle ya başka kim mercimek çorbasının resmini çeker:P

Dün kızlarla geleneksel iftarımızı, geleneksel mekanımızda gerçekleştirdir.
Büyük Çamlıca Çömlekte!
Servis çok iyiydi, kuru fasulye şahaneydi, kızlar her zamanki gibi alemdi =)

Akşam, kendimi gülerken yakaladığım çok oldu, neyse ki, yabancı değil kendime yakalandım :)


Gecenin kurtlusu..
Arkadaşı melek Ebrar'ı bile bezdirme potansiyeline sahip cadaloz:)
O koyu çayı nasıl içti halen anlamış değilim!

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Ben Olsaydım

Gülben Ergen'in bu şarkısı bilir misiniz?
İnsanın bağıra çağıra eşlik etmek istediği şarkılardandır.
Ezbere bilmiyor musunuz?
Neyse ki ben varım! Sizin yerinize de söylerim ;)


Gülben ergen ben olsaydim - MyVideo

Eğer ben başbakan, cumhurbaşkanı veya işte ne bileyim böyle sözü geçen biri olsaydım; 'The Office' dizisini izlenmesini emrederdim. Kanun çıkartırdım bunun için.
Yani herhalde diktatör olsaydım demek istiyorum :)
Ama ben diktatör olsaydım da çok sevilirdim ;) Gerçekten arkadaşlar ne kaçırdığınızı bilmiyorsunuz izleyin!!

Ve eğer ben Justin Timberlake olsaydım; kliplerimde sadece kendim yer alırdım.
Sanki ondan daha güzel oynuyorlarmış gibi başka dansçıya ne gerek var?!

Ama eğer ben Özcan Deniz olsaydım; 'Hadi Hadi Meleğim' klibi yüzünden intihar ederdim.
Gerçi adam önlemini almış, dünya kadar klip var ama Özcan Deniz'in 'Hadi Hadi Meleğim' klibi yok internette. Anlayın durumun vehametini :)

21 Ağustos 2010 Cumartesi

E.R.

Dün bir Tv fenomeni E.R. dizisinin son bölümü izledim..

Öyle ki geçen yıllar geldi aklıma.
George Clooney'e 'One Fine Day' filmiyle hayran olduğum yıldı.
E.R. dizisi TGRT adlı bir kanaldaydı
Hatırlamayan yoktur herhalde sadece ben bu kadar yaşlı olmamam :)

Kesinlikle söyledikleri saatte başlamazdı dizi, hatta bir önceki haftayla aynı günde bile yayınlanmazdı!
Bunun üzerine yllarca çeşitli isimlerle CNBC-e ye mail attım; E.R. dizisini yayınlayın diye.
Evet E.R. dizisinin CNBC-e de yayınlanma sebebiyim ben!

Şimdi de kalkamış son bölümünü izledim..
Vay be!!

Final sezonu olması münasebetiyle dizinin ilk başladığındaki orjinal kadro tam olarak diziye konuk oldular.
Büyük bir başarı gibi gözükse de bence olması gereken vefa örneğiydi..


Dizinin son kadrosunuda oldukça sevsemde bence en iyi kadro buydu işte..

Hey gidi günler...

19 Ağustos 2010 Perşembe

Nussknacker Yerken...

3 gündür yeni, paket gelmediği için moralim bozuk.
Kolum kanadım kırık..
Yazma hevesim yok :P
*
Son günlerde 'keşke Tarkan benim arkadaşım olsa' diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Tarkan benim arkadaşım olsaydı onun gardırobundan(hayır doğru yazdım) rahatlıkla yararlanabilirdim :/
*
Aklımdan çıkmıyor:
Yavuz Selimin oğlu Şehzade Süleyman'ı şaşalı bir kıyafet içindeyken görüp
"Anana giyecek bir şey bırakmamışsın"
demesi..
*
Farkettiniz mi, Blogger olalı bir yılım doldu. Bu konu üzerine yazmadım ama bunun şerefine profil yazımı değiştirdim.
Bir izleyicime hediye aldım:
Blogu olmayan bir izleyicime, o kendini biliyor.
İçimden geldi =)
*
Bunların her biri bir post konusu aslında..
Sizler için kısalttım.
Birde daha fazla çikolata yiyebilmek için :)

17 Ağustos 2010 Salı

İftar Çorbalarım Knorr'dan

Sizi bilmem ama ben çok şaşırdım dün sabah "sana bir paket daha geldi" deyince annem dalga geçiyor sandım.
Daha yeni paket almıştım efendim ne gerek vardı =)


Dahası bu paketleri kim hazırlıyor?
Her gelen hediye bir öncekinden farklı paketlendiği için emeği geçen arkadaşlara- ki kesinlikle ve nedense bayan olduğunu düşünüyorum:)- özellile teşekkür etmek isterim!


Dün bir iftar ziyafetine davet edildiğim için hemen denemek istediğim halde siftah edemedim.
Ama bu akşam..
Toros çorbası seni seçtim :)

Bir şey daha..
Geçen paket anneme teslim edilmedi, illa ki ben kaldırıldım, paketi teslim aldım.
Sanırım teslimatı yapan bey benim okuyucularımdandı ve beni merak etmişti :Pp
:))
Bu paketi ise ben uyuduğum için abim teslim almış.
Teslimatı yapan şahıs, onun Seyhan olduğunu düşünmemişsinizdir umarım.
Yok eğer aynı kişi teslim etmişse beni kaldırmadığı için teşekkürederim
:D

15 Ağustos 2010 Pazar

Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı


Kitaplarda asık suratlı otoriter Padişahların günlük hayatlarına dair bilgiler edinmek güzel..
Tabii sadece günlük hayat değil.. Tarihi öğrenirken günlük hallerini öğrenmek..
Nasıl giyinirler, yeme içme alışkanlıkları, insanlarla diyalogları..

Zeki oldukları için esprili olduklarını tahmin etmek zor değil aslında..
Abdülhamid bunlardan biri.
Kılık kıyafet konusunda da oldukça titizmiş mesela..
Victor Hugo hayranı olmasına şaşırdım.
Abdülhamid için çevrilmiş kitapları bulunuyormuş ki birinin günümüzde dahi çevirisi yapılmamış!
Sadece Victor Hugo da değil tabii.. Türk kitap yayıncılığı açısından en parlak dönem olduğunu belirterek özetlemiş olayım...

Yalnız ben kitabı sadece ilgili insanlara tavsiye diyorum. Bir roman değil. Kaynaklarla sabitlenmiş araştırma kitabı.
Abdülhamid hakkında önceden biraz bilginiz varsa daha da yararlı olacaktır..

13 Ağustos 2010 Cuma

3. Gün

Nasılız?
Harikayız. Acıkmıyor hatta susamıyoruz!

Ramazan ayını seviyorum!
Sahur yapmaya ise bayılıyorum! :D

Ben oruç tutup şikayet edenlere sinir oluyorum.
Hepimiz aynı durumdayız ya hu. Ayrıca amacın ne?

Sanki asabi miyim?
Olabilirim!
Asabiysemde güler yüzlü bir asabiyim, sizde öyle olun =)

Korna sesi ve çocuk sesine hassasiyetim var; çıldırıyorumm!..

Hele iftar vakti yaklaştıkça bir telaş, bağırış, çağırış... Pencereden kafamı uzatıp "sakin olun" diye bağırmak istiyorum..

Bu ramazan oruç tutanlar tutmayanlara,
tutmayanlar tutanlara saygı göstersin istiyorum..

Dedikodudan, yalandan, kalp kırmaktan uzak duralım istiyorum.

Günler uzun dayanmak zor;
Kişi, oruçlu iş arkadaşının yanında su içmesin istiyorum.
Sigara içen kişilere karşı hassas olunsun istiyorum.

Uzmanların dediklerini kulak ardı yapmayalım, uyabildiğimiz kadar uyalım istiyorum.
Yağlı, tuzlu, şekerli gıdalardan uzak duralım, bol sıvı, patates lapası ve muz tüketelim istiyorum.
Evet her kanalda doktorları dinliyorum :)

Kahve seven bünyeye kahve içelim denilip kahve hatırlatılmasın istiyorum.

Annem İftarda çok çeşit yapmasın istiyorum.
Çünkü ben sadece çorba içip, salata yiyebiliyorum:)

Alakasız görsel :)

Pilates topum tatilde :))

12 Ağustos 2010 Perşembe

Doğadan Sofraya.. Knorr


Öğlen üzeri elime ulaşmış olan paketi görüyorsunuz.
Yemek yapmakla aram yok malumunuz. Böyle bir paket geliyor ki bana lezzeti garantili olsun:)
Kafamda tavuk butları dolanıyor...MmmM yummy :)

Yalnız bu kadar güzel bir paketle gelmek zorunda mıydı merak ediyorum.
Ne şık değil mi?
Pramatüre fırına bayılmamak elde değil.
Utanmasam oynayacağım.. Belki de oynamışımdır :)


Bu arada annem "Dondurma yok mu?" diye sordu..
Ee bizi böyle şımartırsanız olacağı bu :)

10 Ağustos 2010 Salı

Kaçamak

Sadece Sıcak havadan değil tümüyle yaz mevsiminden nefret ediyorum.
Öleceksemde donarak öleyim, klima çarpmasından değil!

Bu sıcaklar yaşam enerjimi aldılar benden.
Hafta başından itibaren bin kere fikir değiştirdim 'gitsem mi gitmesem mi, yollarda perişan olur muyum, gitmesem pişman olur muyum?' diye..
Zavallı kuzenim elimde kaldı. Ben fikir değiştirdikçe "iyi gelecek bize gidelim gidelim" demese şuanda 'hay Allah keşke gitseydim' derdim eminim :)

Gittim gittim diyorumda nereye gittiğimi demiyorum:)
Sakaryadaki dayımın yanına gittik kuzenimle işte.


Pazar akşamı dönecektik aslında,
Herkes öyle düşünmüş olacakki yer bulamadık, bir gece daha kaldık.
Gezimize Sapancayı, Kuzuluğu hatta Mudurnuyu sığdırmış bulunmaktayız.
Mudurnuda tavuk yedim diye gülüyorum :)) Tabii ki tavuk yemeye gitmedik teee oralara, ama gimtişken tavuk yedik :D


Oralara gidilirde alabalık yenemez mi? :)
Bu sefer mıhlamada istendi:)
Ramazan öncesi yiyeceğimi yedim gezeceğimi gezdim..

30 gün boyunca asıl dinlenme maddi ve manevi arınmaya bu akşam başlıyor.
Ramazan-ı şerifleriniz hayrolsun efendim.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Diğer Paçaya Ne mi Oldu? {d.i.y}

Yeni sekmede bu şarkıyı açmazsanız söylemem :)

Pantolonumun hikayesini dinlemek, önceki paçadan oluşan kemeri görmek isteyenleri buraya alıyoruz..

Bu sefer acıklı bir hikaye yok.
Vahşet içeren kesim görüntüleri yok.
Sadece sonuç var.
Sonuç ise, yorumlarda çoğununuz tahmin ettiği gibi bir çanta:


Yakın çekim olması sizi yanıltmasın kocaman bir çanta değil 19x20 cm ebatına sahip bir porföy.
İç astarını görseniz birde öyle şeker ki :)
Pembe ve puantiyeli...

En tepede (bannerda) görünen çanta var ya, ondan esinlendim.
bakalım nasıl utanmadan bu çantayı takacağım :)

Bir kez daha sırt ağrılarıma neden olan dikiş işinden, sonuçtan ne kadar memnun olsamda, nefret ettiğime karar verdim..

3 Ağustos 2010 Salı

Reklamın; İyisi, Kötüsü, Patosu, Rollsu...

Reklamını görüp merak ediyorum. Yemeliyim hoş birşey gibi..
Soruyorum marketteki kıza "tek atımlık çıtır?" diye

Sonradan farkediyorum adı bu değil; Patos Rolls.
Yazabildiğime bakmayın okuyamıyorum.
Röls diyebiliyorum anca...

"Ne biçim bir cips istiyorsun ki hiç kimse bulamıyor" diye kızmaya başlıyor annem.
Dört bir yana haber salınmış çünkü "Tez buluna!" diye!


Derken bir içeceğe bantlı bir şekilde numunesi çıkıyor karşıma.
Mini minnacık birşey. İçinde 3-4 tane, anca oda.
Tek seferde bitiyor "Aman bu muymuş?" deniliyor...

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Kül Mevsimi

İşte size Keşke yarım bıraksaydım diyeceğiniz bir kitap.

Pulitzer ödülü almışmış.
Çok satmışmış.
Olive büyüleyiciymiş.

Kitap rahat okunuyor, tamam.
13 ayrı hikaye var, peki.
Ama amacı ne?
Hepsi bir yerde toplanıcak sizi can evinizden vuracak diye okuyorsunuz ama sonuç?
Hayal kırıklığı...

Keşke bu yorumu kitabı okumadan önce okumuş olsaydım:)
Yok canım o kadar da değildir diyenler buyrun okuyun öyleyse kitabı :)

1 Ağustos 2010 Pazar

What Dreams May Come



En sevdiğim filmler listesine girecek filmlerden yana ümidimi kaybetmiştim ki bu filmi izledim.
Imdb puanına bakınca neden bu kadar etkilendiğimi düşünmeye başladım:
Drama, romantizm, komedi, fantastik öğeler... hepsi vardı filmde.
Burnumun direğini sızlattı resmen.
Cennet ve cehennem tasvirleri var dikkat! :)

Romantik Komedi


Ne komediydi ne de romantik.
Bu kadar ünlü bir araya bu senaryo nasıl getiriyor?
Biz neden güzel film yapamıyoruz?
Neden bu kadar uzundu ve bu filmde rol alan arkadaşlar bu filmden memnunlar mıydı acaba?
Yalnız Sinem Kobal'ı pek sevmem ama bu filmde gayet güzel iş çıkarmış:)

Farkında mısınız bilmiyorum ama akşam Tv'de güzel filmler oynuyor.
Dublajlı Mublajlı ama güzel filmler.
Dizi sezonu açılmadan Tv'de sinema keyfini kaçırmayın derim ben.